İZMİR – Kültürel zenginliğe ve toplumsal çeşitliliğe vurgu yapan ‘Love Zone’ sergisi kapılarını ziyarete açtı. Sergi, 30 Aralık tarihine kadar Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde ziyaretçilere açık olacak. Etnik kimlik ve çeşitliliğin sınırlarını görsel bir dile çeviren fotoğraf sergisi, sanatseverleri farklı bir perspektifle buluşturuyor. Hollandalı sanatçılar Hadas Itzkovich ve Anya van Lit’in özgün bakış açılarından doğan eserler, etnik kökenleri birbirinden farklı çiftlerin hikayelerini anlatıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki çatışma bölgelerinde yaşayan farklı taraflardan çiftlerin resmedildiği bir portre serisi olan ‘Love Zone’da, çeşitli bölgelerden çiftlere ait yaklaşık 40 portre yer alıyor. Seride tasvir edilen aşıklar ve onların mücadeleleri, çatışmaların kişiler arası aşk ilişkileri üzerindeki etkisine farklı bir bakış açısı sunuyor.
Fotoğraf sanatçıları Hadas Itzkovitch ve Anya van Lit, 2013 yılından bu yana birlikte çalışıyor. İkili, sanat pratiklerinde sosyal içerikli güncel meseleler ile bireyin kimliğinin modern toplumdaki yerini inceliyor. Sanatçılar, öznelerini daha iyi anlamak için uzun bir araştırma süreci geçiriyor ve sonucunda, büyük ölçekli portrelerden oluşan seriler ortaya çıkıyor.
Çalışmaları ulusal ve uluslararası alanda geniş çapta sergilenen ve yayınlanan ikili, Itzkovitch ve van Lit, ‘Love Zone South Africa’ adlı portre serileriyle ‘Free Press Unlimited Best Report Award 2019’ ödülüne de layık görüldü.
‘ÇİFTLERİN GÖZÜNDEN DAHA İYİ VE DAHA DERİN BİR RESİM ELDE ETTİK’
2016 yılında başka bir projeyi fotoğraflarken İsrail’i ziyaret ettiklerini söyleyen Hadas Itzkovitch, o dönem bölgede çok gergin bir ortam olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışma hakkında çok şey bildiğimizi düşünüyorduk. Ancak kişisel hikayelerini bizimle paylaşan iki karma çiftle tanıştığımızda, çatışmanın gerçek derinliği ve farklı katmanları hakkında aslında ne kadar az şey bildiğimizi anladık. Çatışmanın sadece sokaklarda değil, aileler, kişiler arası ilişkiler ve arkadaşlıklar üzerinde nasıl bir etkisi olduğu hakkında da çok şey öğrendik. Karma çiftlerin gözünden, durumun daha iyi ve daha derin bir resmini elde ettik. Nüanslar ve ayrıntılarla dolu, bize çatışmaya tamamen farklı bir bakış açısı kazandıran bir hikaye dinledik. Ayrıca, daha küçük ölçekte, bazen arkadaşlarını ve ailelerini bir araya getirmeyi, birbirlerini tanımayı ve uzlaşmayı nasıl başardıklarını da öğrendik. İşte o an Love Zone fikri hayata geçti.”
‘HEPSİ TEK BİR KONUDA HEMFİKİRDİ’
Bu seriyi dünyanın dört bir yanında fotoğraflamanın 7 yıllık bir yolculuğun başlangıcı olduğunu aktaran Itzkovitch, “Uzun süredir devam eden çatışmaları alternatif bir şekilde vurgulamanın bir yolunu bulduk. Aynı zamanda çatışma sonrası bölgelere de bakmayı seçtik. Eski bir çatışma genellikle artık ‘haberlerin’ ilgisini çekmez ancak çatışmaların geride bıraktığı korkular hala çok canlıdır. Aynı yıl Hollanda’da büyük bir gazetede iki portre yayınladık ve binlerce tepki geldi. İnsanlar konu hakkında sağdan sola konuşup tartıştılar. Ama hepsi tek bir konuda hemfikirdi: “Portreler çok güzel”. Herkes güzellik konusunda anlaşabilir ve aşkı anlayabilirse, bunun başlamak için iyi bir yer olacağını düşündük” diye konuştu.
‘GERİDE KALAN SEVDİKLERİNİ RİSKE ATMAKTAN KORKTULAR’
Serginin hazırlık sürecini anlatan Anya van Lit, çalışmaları sırasında yaşadıkları zorlukları şu ifadelerle özetledi:
“Sosyal medya, STK’lar ve farklı ülkelerdeki yerel uzlaşma grupları aracılığıyla bireylere ulaştığımız uzun bir araştırma sürecine başladık. Bir arkadaş bir arkadaşı getirdi, bir başkası diğerini getirdi derken bu şekilde yol aldık. Bazı durumlarda aynı yere birden fazla kez gittik. En büyük zorluk, aktif çatışma bölgelerinde çiftleri bulmaktı. Bazıları çevrelerinin tepkisinden korktukları için kendilerini fotoğraflatmak istemedi. Örneğin Kore’de Kuzey ve Güney Koreli çiftleri fotoğrafladık. Güney Kore’de yaşayan Kuzey Koreli sığınmacılar, fotoğraflarda görülmelerinin geride kalan sevdiklerinin hayatlarını riske atacağından korktular. Bu konuda çok anlayışlıyız ve her zaman sadece gösterimlerde sorun yaşamayacak insanların portrelerini sergiliyoruz.”
‘HEPİMİZE BİR SICAKLIK VE UMUT VERİYOR’
İzmirlilerin sergiye yoğun ilgi göstermesinden büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade eden sergi küratörü Ali Kemal Ertem ise, “Fotoğrafçı ikilinin bu sergisi, aşkın politik çatışmaların ve gerilimlerin bile üstesinden gelebildiğini kanıtlıyor. Yakınlaşmanın, doğallığın, temasın ve diyaloğun var olan önyargıları kırmaktaki gücünü anlatıyor. İnsanlığın içindeki iyiliğe dair hepimize bir sıcaklık ve umut veriyor. Neredeyse üç yıldır çalışmamızın sonucu olarak izlediğimiz bu fotoğraf sergisinin portrelerinin her birinin kendi hikayelerine erişebilmek, o hikayeleri paylaşabilmek uzlaşmaların aslında ne kadar da önemli olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.