Diyarbakır’da şiddet görmüş, eşini kaybetmiş ya da eşinin kronik rahatsızlığı nedeniyle çalışamaz durumda olmasının yanı sıra iş bulma umutları tükenen kadınlar için 2013 yılında dönemin HDP’li Bağlar Belediyesi tarafından uygulamaya konulan ve Türkiye’ye örnek gösterilen Kadın Pazarı’nın sadece adı kaldı.
AKP’li Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu’nun pazarı erkeklerle açma girişimine karşı mücadele eden ve kısa sürede mücadelelerinde başarılı olan kadınlar, uzun vadede istemeyerek erkeklerle yan yana çalışmaya ve ortak tezgâh açmaya mecbur bırakıldı.
“Pazarcılık erkek işidir, kadından pazarcı olmaz, başarılı olamazlar” vb. iddia ve ithamlarına maruz kalan, bu da yetmezmiş gibi erkek pazarcıların psikolojik şiddetine uğrayan kadın pazarcılara, “Siz gidin çocuğunuza bakın. Biz sizin işinize karışıyor muyuz? Siz bizim pazarımıza göz dikiyorsunuz, erkek işi yapıyorsunuz” denildi.
Erkeklerin kadın pazarını kullanmalarının önünün açılmasını engellemek için dernek çatısı birleşen kadın pazarcılar, taleplerini seçimi kazanan DEM Partili eş başkanlara götürmeye hazırlanıyor.
Haftanın beş günü kentin farklı mekanlarında kurdukları tezgahların başında satış yaparak aile ve çocuklarını geçindirmeye çalışan kadınlar, erkek pazarcıların aralarına katılmaları sonrasında iş birliği yaparak ortaklıklar kurmak zorunda kaldılar.
Kimi kadın eşi, kimi kadın akrabası, kimi kadın ise çocuğu ile pazarda satış yapmaya yöneldi. Pazarcılık yapmaya başladıktan sonra yaşamları değişen ve hayat standartları yükselen kadınlar, sadece kendilerini değil, ailelerinin geleceğini de kurtardılar.
Bartın’dan Diyarbakır’a
Kadın pazarcılar, erkeklerin pazara girmelerini AKP’nin “Pazara kayyım atama” operasyonu olarak değerlendirip yanlıştan dönülmesini ve pazarın tekrar kadınlara bırakılmasını istiyor.
Kadın pazarcılar, Kadın Pazarı’nın kurulması ve sonrasında yaşananları T24’e anlattılar.
Kadın Pazarı kurulduktan sonra bir araya gelerek örgütlenen ve Bağlar Kadın Pazarcılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kuran kadınları temsilen Nurdan Saltık, dernek başkanı seçildi.
Kendisi Bartınlı olan Saltık, eşi ile vatani görevini yaparken tanışıp Diyarbakır’a yerleşmiş. Evliliğinden dört çocuk dünyaya getiren Saltık, eşinin hastalanması sonrası çocuklarına bakmak için nasıl çalışmaya başladığını “30 yıl önce eşim memlekette askerlik yapıyordu. Birbirimizi tanıyıp sevdik. Evlendikten sonra Diyarbakır’a yerleştim. Eşim rahatsızlanınca dört çocuğuma bakabilmek için ben çalışmaya başladım” sözleriyle anlatıyor.
“Şu an erkekler beraber çalışıyoruz”
Saltık, Diyarbakır’da başlayan pazarcılık serüvenini hakkında ise şöyle konuştu: “Bağlar Belediyesi’nin ilanı ile Bağlar-Bağcılar bölgesinde açılan kadın pazarında çalışmaya başladık. Bir yıl kapalı alanda pazarcılık yaptık. Bağcılar semti büyüyüp çevre halkı talepte bulununca haftanın dört günü sahalara çıktık. Çevreden, ‘Kadınlar yapamaz, pazarcılık zordur; yağmur, çamur var’ dediler.
‘Bize şans verin’ dedik. ‘Başaramazsak kabımıza çekiliriz’ dedik. İstekli ve gayretliydik. 12 yılımızı pazarda geçirdik. Her geçen gün sayımız arttı. Şu anda pazarda sayı yükseliyor olmasına rağmen işler hep kadınların omuzunda. Tezgâh sahipleri kadındır ancak 2-2,5 yıl içinde bu durum esnetildi. Şu anda erkeklerle beraber; eşimizle, çocuğumuz, kardeşimiz, yardımcımız ve ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.
Bundan memnun olan da var olmayan da var. Kadın gücü, şemsiye açmaya, kasa indirme-bindirmeye yetmiyor ama kadın tezgahını çevirebiliyor. Çocuklarımızla beraber çalışmak istiyoruz ancak bu durum bazı arkadaşlarımızı rahatsız etti.“
“Kadınlar devam eder mi bilmiyorum”
Kadın pazarcıların sorunlarına da değinen Saltık, “Arkadaşımız var eşi yok, çocuğu yok; tek başına çalışmak zorunda kalıyordu. İlk başlarda kadınlar tek başınaydı. Daha iyi kazanıyorduk. Şu anda karma olduğu için, içimize halci ve komisyoncu dahil büyük esnaflar girdi. Adam kamyonlarla büyük mal getiriyor pazara döküyor, küçük esnaf bununla yarışamıyor.
Daha uygun alıp satıyor. Kadın kamyon getirip dökemiyor. Bu durumda haksız rekabet oluyor. ‘Büyük esnaf küçük esnafı yutar’ misali var. Kadınlar bundan rahatsız. Eskisi gibi sadece kadınlar devam eder mi, bilmiyorum. Yeni belediye yönetimi buna karar verecek” dedi.
“Örnek uygulama olur”
Saltık, kadın pazarının HDP döneminde uygulamaya geçirildiğini, AKP döneminde ise devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “Eski sistemi isteyen var istemeyen var. Biz kadınlar nereye kadar tek başına çalışabiliriz, onu da bilmiyoruz. Esnetilirse iyi olur. Bölge yine kadında kalsın, işlem kadının üstüne olsun.
Türkiye’de örnek bir uygulama olur. Kadını eve kapatmak mı, yoksa çalışıp çabalaması; aile ekonomisine, eğitimine katkı sunması mı iyi olur? Kadının üretime katılması çok önemli. Kadınlar Pazarı, kulağa hoş geliyor. ‘Güneydoğu’da, Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nin açmış olduğu bir kadın pazarı var’ söylemi bile kulağa hoş geliyor.“
“Savaştık ama taviz verdik”
Saltık kadın pazarını korumak için verdikleri mücadele hakkında, “Pazar yerine erkek pazarcıları sokmaya karşı başta direndik. Sağımıza, solumuza tezgâh açmalarına direndik, savaştık. Nöbetler tuttuk, ‘bölgemizi, yerimizi vermeyiz’ dedik, kavgalar ettik. Nöbetlerimizde nahoş şeyler ortaya çıktı. Kadın pazarcılarımızın yakınları ile erkeklerle sorunlar yaşadık. Biz resmen dedik ki, ‘Kana kan’, ‘Ekmek elden giderse ne olursa olsun’ dedik.
Görüşmeler sağlandı. Belediye yetkilileri ile görüşmeler yaptık ve soruna çözüm getirmelerini talep ettik. Son toplantılarımızda aldığımız karar doğrultusunda ‘Bağcılar bölgesinde kimse kadın pazarına karışmayacak’ denildi. Bölgemiz belirlendi, imzalar atıldı. ‘Kimse artık kadınları rahatsız etmeyecek’ denildi. Ancak bu anlaşma karşılığında Zana Düğün Salonu bölgesinde kurduğumuz Pazartesi Pazarı yeri konusunda taviz verdik. Oradan geri çekilmeyi kabul ettik ve imzayı attık. Önümüzdeki dönemlerde yaşanması beklenen büyük olayların önünü almak için tavizi vermiş olduk” dedi.
“Kadınlara destek olmaları hoşumuza gitti”
Erkek pazarcıların sürece dahil olmasını Saltık şöyle anlatıyor: “Yaşanan bu gelişme sonrası kadınların tezgahlarının başına ‘şu kadının oğlu, şu kadının kocası; şu kadının yakını’ diye erkekler konuşlandı. Olası bir savaşta, bir kavgada ‘anneye biri hakaret mi edecek’ diye diğer komşumuzun eşi, kardeşi geldi… Ne oldu? Biz kadınlara destek olmaları hoşumuza gitti.
İndir-bindirmeye yardımcı oluyorlar. Biz de güçlendik, kuvvetlendik. ‘Başka pazarlar çevremizde kurulacak’ denilince bizim erkeklerimiz ‘Bu kadınlar sahipsiz değil’ deyince bu durum bizim hoşumuza gitti. Şöyle, böyle bu durumlar bahane oldu. Ancak resmiyette, meclis kararlarında, ‘Pazar kadınındır. Erkek tezgâh açamaz. Tezgahlar belirli saatte açılır. Erkekler sadece tezgâh açılması ve toplanmasına yardım eder’ deniliyor.“
“Belediyeden taleplerimiz olacak”
Saltık, ilk zamanlarda ciddi bir düzenin olduğundan bahsederek çıkan kadın tartışmalarının kısa sürede kapatıldığını ama artık pazarda yaşanan büyük kavgalar için “Ben şahsen çok rahatsızım” diyerek şunları ekledi:
“Yeni belediye yönetimden pazara el uzatılması ve düzen getirilmesini istiyoruz. Güneydoğu’ya örnek olan kadın pazarına düzen getirilmezse ben başkanlıktan çekilirim. Pazarın eski durumuna gelmesi için belediyeden taleplerimiz olacak.
“Ev de geçindiriyoruz, çocuk da okutuyoruz”
Burada kadın pazarcılar arasında şiddet gören, eşi hasta olan, cezaevinde yatan ve çalışmaya mecbur kalan kadınlar var. Ben de buraya başladığımda eşim akciğer hastasıydı, ciğeri alınmıştı. Yatalak durumdaydı. Çocuklarım küçüktü. Pazar o dönem bana verilmişti. Aileme baktım. Kimseye muhtaç değiliz. Burada dört metre yerimizle ev de geçindiriyoruz, çocuk da okutuyoruz, kira da ödüyoruz. Fakirlere de yardım ediyor; hatta yanımızda işçi bile çalıştırıyoruz. Gayet güzel.
Arabamız yokken araba aldık, birken iki yaptık. Ev sahibi olduk, çocukları evlendirdik. Burası bir nebze bizim ekmek kapımız oldu. Şu anda eşimle bunun tartışmasını yapıyoruz. Eşim ‘Madem pazara erkekler karıştı evine çekil, otur. Zaten çocuklar çalışıyor. Artık yeter’ diyor. Ben de oraya 12 yılımı verdim, emek verdim. Devlet kapısında olsaydım emekli olmaya çalışırdım. Ancak ben buraya emek verdim. Dört metrelik kullandığımız yer devletin yoludur. Ancak ben burayı fabrika gibi görüyorum, bırakamıyorum.“
“Dernekle birçok kadının hayatı değişti”
“Birçok arkadaşımızın okuması yazması yok. Dernekçilik örgütlenmek, güçlenmektir. Elazığ’daki Hazar gölü, Şanlıurfa’daki Balıklı Göl’ü henüz görmeyen arkadaşlarımız var. Sosyalleşmeyi geliştirmek için geziler düzenliyoruz. Bunun için belediyelerden, valilikten araç talep ediyoruz. Pazarcı kadınlarımız ve yakınlarının yaşamı örgütlü çalışma ile değişti.“
“Erkekler geldi düzenimiz bozuldu”
5 yıldır pazarcılık yaptığını belirten 63 yaşındaki Münevver Can ise çalışmaya Irak’tan aldığı malı Diyarbakır’da satarak başlamış. Belediyeye yaptığı başvurunun kabul olması sonrası pazarcılığa başlayan 7 çocuk annesi Can, eşinden ayrılınca çocuklarına bakabilmek için tüm zamanını çalışmakla geçirmiş. “8 yıldır kendi ayaklarımın üstünde duruyorum” diyen Can, şöyle devam etti:
“Kimseye muhtaç olmadım. Ne anneme ne babama ne de kardeşlerime muhtaç oldum. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı başardım ve çocuklarıma baktım. En küçük çocuğum 18 yaşında. Hepsini büyüttüm ve evlendirdim.
Pazarcılıktan memnunum. Bu işten ekmek parası kazanıyorum. Daha önce pazarcıların hepsi kadındı. Sonradan erkekler geldi ve düzenimiz bozuldu. Rahat değiliz. Biz yeniden pazarın kadınlara bırakılmasını istiyoruz.“
“Birçok tezgâhı erkeklere sattılar”
Eşi Hanife ile tezgâhın başına geçen Ahmet Gönüç ise kadınların pazarcılıkta başarısız olduğunu ileri sürerek, erkeklerle ortak çalışmalarının kadınların yararına olduğunu savundu. Gönüç gerekçesini, “Kadınlar pazarcılığı yapamadı. Birçok tezgâhı erkeklere sattılar. Şu anda karışık çalışıyoruz. Bence şu an daha iyi. Eşimle birlikte çalışıyorum. 7 çocuğumuz var. Daha önce inşaatlarda çalışıyordum. Eşim beni ortak çalışmaya ikna edince pazarcılığa başladım” sözleri ile açıkladı.
“Kayyım gibi oldu”
Pazar esnafı tarafından “Muhtar Şefika” olarak tanınan 65 yaşındaki Şefika Ulaş, 55 yıldan beri pazarcılık yaptığını belirterek, hayat hikayesi ve erkeklerin katılımı sonrası pazara ilişkin yaşadıklarını şöyle aktardı:
“8 çocuğum var. Eşim rahatsız olduğu için ben çalışıp evi geçindiriyorum. Daha önce Bağlar pazarında çalışıyordum. ‘Kadınlar Pazarı açılıyor’ denince buraya geldim. 13 yıldır pazarda çalışıyorum. Bizim için çok iyiydi. Memnundum. Erkekler gelince Pazar bozuldu. Ben erkeklerin pazara gelmesini hiç istemiyordum.
Bazı kadınlar pazar yerlerini erkeklere satmaya başlayınca tezgâh arkasında erkekler de çoğalmaya başladı. Daha önce rahat ve temiz çalışıyorduk. Biz bizeydik. Güzel sohbetlerimiz oluyordu. Birbirimize destek oluyorduk. Pazarın yeniden kadınlara bırakılmasını istiyoruz. Erkekleri istemiyoruz. Erkeklerin tezgâh arkasına geçmesi için belediye de bizi zorladı. Kayyım gibi bir şey oldu.“
“Okusunlar istedim”
Çocuklarının okul okuması için çok çaba sarf ettiğini, eğitim gördükleri okulda çaycılık bile yaptığını ifade eden Ulaş, bu durumun kendisinde hala bir yara olduğunu söyledi. Ulaş, “Öğretmenlere çay servisi yaptım. Çocukların iyi bir eğitim alması için çok çaba gösterdim ancak okumadılar” diye konuştu.
“Erkekler düzenimizi bozdu”
Kadın Pazarı’nın önemli isimlerinden 59 yaşındaki Müslüme Kelekçier ise kadın pazarının büyük oranda mağdur olan, eşi olmayan, eşi hasta olan, kocasından şiddet gören kadınlardan oluştuğunu anlatarak, “Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin’ lafının son bulması için her kadının kendi ayaklarının üzerinde durması amaçlandı. Belediyeye yapılan başvuru sonrası pazarda görev alan kadınlar artmaya başladı” diye konuştu.
Erkeklerin kendini dayatması ile pazardaki dengenin bozulduğunu anlatan Kelekçier, şöyle devam etti:
“Önce durumumuz iyiydi. Sonradan erkekler aramıza girince düzenimiz bozuldu. Biz erkeklerle aynı satışı yapamayız. Biz 5 kasa domates alabilirken erkekler kamyonları doldurup getiriyor. Haksız rekabet oluşunca dengesiz bir durum ortaya çıktı. Erkekleri aramıza sokmak için geçen belediye yönetimi çok çaba gösterdi. ‘Ya erkeklerle birlikte çalışırsınız ya da çevrenize erkek pazarı açarız’ dediler.
Erkekler aramıza korsan olarak sokuldu. Belediye buna göz yumdu. Erkekler aramıza geldi bütün emeklerimiz hiç oldu. Belediye bize diretti. Biz Bağlar belediyesine bağlı çalışıyoruz ancak büyükşehrin baskıları da oldu. Kayyım gibi bir uygulamayı hayata geçirdiler. Fazla direnemedik. Biz kabul etmeyince ‘Direnseniz de direnmeseniz de bu uygulama sürecek’ dediler.
Öyle yapılınca malımızı satamıyoruz, para kazanamıyoruz. İşçi parası veriyoruz, belediyeye yer parası, nakliye veriyoruz. Madem erkeklere yer verilecekse bizim içimizde değil uzağımızda yer verilsin. Erkeklerin imkânı var, güçlüdürler. Onlar için uygun yerler ayarlanırsa sorun yaşamayız.“